Geçen sezon Trabzon deplasmanında ağır yenilgi alındığında, Fatih Terim, tıpkı geçen haftaki Beşiktaş maçı sonrası olduğu gibi “Nerede olduğunun farkında olmayanlar” var demişti.
Ocak ayında Serdar Aziz’i ve Eren Derdiyok’u göndermiş, Marcao-Luyindama tandemini kurduğu transfer hamlelerini yapmıştı. Terim’in Çaykur Rizespor maçında kurduğu kadro “Siz görürsünüz” gözdağını vermek için değil, Madrid maçına bazı oyuncularını dinlendirmek için kurulmuştu. Rakip de buna izin veriyordu. Oyunu rakip alana yıkmaları yetti. Peşi sıra gelen goller, rahat maçı iyice keyfe dönüştürdü.
Sonrasında Galatasaray keyifli bir oyun oynadı mı? Pek sayılmaz. Yaptıkları baskıya sonuç aldılar. Başta Lemina olmak üzere oyuncuların bu baskıda top kazandıkları bu anlarda taraftarlar coştu. Fakat hücum atak sonlandırmada, hücuma ağır çıkışta (Ömer topu taşımadığı anlar hariç), baskıyı net pozisyona dönüştürmede geçmiş haftaların izlerini taşıdılar.
Bu yüzden skor 2-0 olsa da Çaykur Rizespor hep oyunda kaldı. Rize’nin ligin en az gol pozisyonuna giren takımı olması dünkü Galatasaray’ın şansıydı.
Böyle bir rakip karşısında Emre Mor güçlü bir oyun sergileyemeyecekse ne zaman sergileyecek. Basit oynamamakta ısrarın ötesinde inat ediyor. Süratini yanlış yerde kullanıyor. Topu ayağına aldığında kalabalığın arasına girip herkesi çalımlama sevdasına kapılıyor. Oysa dünkü Rize gibi rakip bulması kolay değil kendine.
Maçın en iyisi yine Babel’di. Ömer’in hücumun solunu kullandığında içe kat ederek hem ikinci santrfor oldu, hem de oraya geldiğinde Belhanda’nın rolü olan oyun kuruculuğu üstlendi.
Kötü oyunlar sonrası ihtiyacı olan galibiyeti aldı. Oyunda değişen bir şey yok, sonuç güzel. Kalibresi yüksek maçlara buradan beğenip kullanayım diyeceğiniz futbolcu performansı çıkmaz.
Real Madrid maçında Rize karşısında oynamayanların çoğunluğu sahada olur.
Mustafa Sapmaz / Akşam